YÖK’ü kuruluş yıllarından bu yana 40 yılı aşkın süredir yakından izliyorum. Tam taşlar yerli yerine oturuyor derken bir anda her şey toz duman oluyor.
Gelen her Başkan kendine göre bir kadro ve kendine göre bir düzen oturtmaya çalıştığı için kurumsal hafıza diye bir şey kalmadı.
MEB ve ÖSYM’de de olduğu gibi pek çok karar daha mürekkebi kurumadan ya iptal ediliyor ya da değiştiriliyor. Bazen de öylesine çelişkiler yaşanıyor ki “Böylesi devasa kurumlar, böylesi hataları nasıl yapar” demekten kendinizi alamıyorsunuz…
Hatırlanacağı gibi son yıllarda üniversitelerdeki yabancı öğrenci sayımızı artırmak için kapılarımızı ve imkânlarımızı sonuna kadar açtık. Ciddi sayılara ulaştık. Öğrenci kalitesi dibe vursa da artan sayılarla övündük.
Madalyonun bir yüzünde böylesi bir tablo öteki yüzünde ise daha da vahim gidişat söz konusu…
Kendi kendini tanıyor
YÖK, geçtiğimiz hafta kalite adına öne çıkan çok önemli 4 kural getirdi.
İlki YKS’ye yani üniversite sınavına girmeyenlerin öğrenciliklerinin kabul edilemeyeceği, İkincisi dünya sıralamalarında ilk 1000’e girmeyen üniversitelerden mezun olanların diplomalarının hiçbir şekilde tanınmayacağı,
Üçüncüsü yine dünyanın en iyi üniversiteler sıralamalarının en az üçünde ilk 400’e giremeyen üniversitelerden mezun olanların tıp, eczacılık, diş hekimliği ve hukuk fakülteleri gibi yükseköğretim kurumlarının istediği seviye belirleme ve yeterlilik sınavına girmek zorunda oldukları,
Dördüncüsü ise YÖK’çe tanınmayan üniversitelerin hülle ile tanınır hale getirilebilmelerinin önü açıldı.
Dışarıdan bakıldığında kaliteyi artırıcı bir hamle olarak görüp alkışlayanlar oldu ama madalyonun öteki yüzü karmakarışık.
Görünen o ki söz konusu yönetmelik ya daha mürekkebi kurumadan değiştirilecek ya da yeni mağduriyetleri beraberinde getirecek.
YÖK’ün söz konusu yönetmelik değişikliğini gerçekleştirirken inanılmaz hataları görmezden gelmesi ya da daha vahimi bütün bunları görememesi kabul edilebilir bir durum değil!..
YÖK’e de denklik şart!
YÖK’ün yönetmelik değişikliğini YKS başvuruları bittikten sonra gerçekleştirmesi yönetim ciddiyetiyle bağdaşmıyor.
Bu yıl sınava başvurmayan adaylar yurtdışında öğrenim göremeyecek mi?
Daha da vahimi yurtdışını düşünen öğrenciler, ilgili üniversitelerin koşullarına odaklanmışken, bu yönetmelikle Türkiye’de de sınava girip YÖK’ün istediği başarı sırasını elde etmesi şu saatten sonra ne kadar mümkün?
Yeni yönetmeliğe göre bir öğrenci Türkiye’deki tüm üniversitelerden çok daha yüksek sıralamaya sahip bir yurtdışı üniversitesinden mezun olsa bile eğer üniversiteye başladığı yıl YKS’de YÖK’ün istediği başarı sıralaması şartını, örneğin tıp için ilk 50 bine girmeyi başaramadıysa diplomasına denklik alamayacak mı?
Söz konusu üniversiteler Harvard, MIT, Sorbonne da olsa bu YÖK’ün umurunda olmayacak mı? Bir başka handikap ise denkliğin kabul edilebilmesi için getirilen “Dünyanın en iyi üniversiteler sıralaması”nda ilk 400’e ve ilk 1000’e girme şartı! Gelin hep birlikte şu soruyu samimiyetle YÖK’e soralım: 200 küsür üniversitemiz içerisinde kaç tanesi söz konusu dünya sıralamalarda ilk 400’e, ilk 1000’e giriyor?
10, bilemedin 15!
Yani YÖK bir anlamda öğretime başlama izni verdiği ve yönettiği üniversitelerin yüzde 95’inin diplomasını bizzat kendisi tanımıyor!
Bu ne yaman bir çelişkidir!..
Hülleciliğe göz kırpmasının gerekçesini ise anlamak mümkün değil. Ben seni tanımıyorum ama sen benim tanıdığım başka bir üniversiteye git o seni tanısın, sonra bana gel, ben de seni tanıyayım diyor. Dahası böylesi bir yönetmelik söz konusu değilken, dünyanın en iyi üniversitelerinden kabul alan adaylar, bu yönetmelikle istenen koşulları yerine getiremezlerse ne olacak?
YÖK bu kararı ya çok daha önceden almalıydı ya da gelecek yıldan itibaren uygulamalı.
Doğru olan budur!..
Yazının başına dönersek YÖK yeni yönetmelikle, tüm dünyaya “İlk 400’e, ilk 1000’e giremeyen üniversitelerin benim gözümde itibarı yok, diplomalarını da tanımıyorum” diyor.
Hakkıdır, istediğini diyebilir.
Peki, aynı kuralı bize öğrenci gönderen ülkeler de uluslararası mütekabiliyet yasasını kıstas olarak bize uygularsa üniversitelerimizden kaçının diploması dünya genelinde geçerli olur?
Daha da önemlisi yabancı öğrencilerden yüzde kaçı ülkemizde öğrenim görmeye hak kazanır? Yüzde 5’i geçmez!
Özetin özeti: İstediğimiz bu mu?