Takip, taciz, travma sarmalında bir Baby Reindeer

Richard Gadd’ın yazıp başrolünde oynadığı Netflix yapımı ‘Baby Reindeer’ epey ses getirdi. Gerçek olaylardan esinlenildiği belirtilen ve psikolojik gerilim türüne dahil edebileceğimiz İngiliz dizisi, karşı cinse musallat olma öyküsü işlerken bölümler ilerledikçe seyirci de cinsel kimlik karmaşasına şahit oluyor. Dizinin yönetmen koltuğunda Weronica Tofilska oturmakta…

BARIN KAPISI AÇILIR, KABUS BAŞLAR

Dizinin konusu ve çıkış noktası Gadd’ın aynı adlı tek kişilik oyununa dayanmakta. Yapım, adını ise taciz eden karakterin musallat olduğu erkeğe taktığı isimden alıyor: Baby Reindeer, yani yavru Ren geyiği… Donny Dunn (Richard Gadd) barmenlik yaparak geçinen eski sevgilisi Keeley’in (Shalom Brune-Franklin) annesiyle yaşayan kendi halinde bir adamdır. Hayali sevdiği meslek komedyenlikte başarılı bir kariyer yapmak olan Dunn’ın hayatı bir gün çalıştığı bara gelen Martha (Jessica Gunning) ile mahvolur. Kendini ünlü bir avukat olarak tanıtan Martha’nın ne inandırıcılığı ne de çay alacak parası vardır. Kadına acıyan Donny sıcak bir dostluk kurmak istese de bu girişimi çok geçmeden kabusa dönüşür ve Martha, saplantıyla bağlandığı genç adamın hayatını zehir etmeye başlar. Donny, Martha için yaşam amacına dönüşürken sosyal ilişkileri de telafisiz bir biçimde bozulur.

PLATONİK TOKSİK İLİŞKİLER VE PERDE ARKASI

‘Baby Reindeer’, her sahnesiyle günümüzde popüler bir söyleyişe denk düşen “toksik ilişki” ifadesinin altını dolduruyor ancak bundan çok daha fazlası. Dizi çarpık bir gönül ilişkisi üzerinden askıntı olmak, saplantıyla bağlanmak, fiziksel ve duygusal sistematik taciz gibi meseleleri işlerken platonik hislerin ne türden yıkıcı sonuçlara yol açabileceğini gözler önüne seriyor. Dizinin fazlası ise burada. Gadd metninde ve performansında yüzeydekini aktarmakla kalmıyor; karşılıklı zaafların birbirini nasıl beslediğini, travmaların ve bastırılan duyguların gündelik yaşamda nasıl bir yıkıcı rol oynadığını, dahası ikili ilişkilerin çağdaş dünyada nasıl bir görsellik sınavından geçtiğini de irdeliyor.

‘Baby Reindeer’ın olay örgüsüne değinebiliriz. Tipik bir tacizci öyküsü gibi başlayıp giderek koyulaşan atmosferiyle ortalama bir psikolojik gerilim izlenimi uyandıran dizi “ters köşe” sayılmayacak bir çeviklikle tek yön anlatıyı kırıyor ve seyirciye yeni açılar kazandırıyor. Donny’nin Martha’nın aşırı ilgisine, kadının polis kayıtlarına ve dava tutanaklarına geçmiş vakalarından farklı tepki vermesi, onu engellemek yerine belli bir mesafede tutarak bir yandan sağlıklı bir aşk hayatı yaşamaya çalışması anlatının kırılma noktası oluyor. Martha’nın ilgisi Donny’nin kişiliğini beslerken geçmişte yaşadığı şiddet ve istismar olaylarını da yüzeye çıkarıyor. Son olarak cinsel kimlik karmaşasıyla açıklanıyor. Bir trans kadına aşık olan Donny, toplumsal baskıdan dolayı onunla aşk ve cinsellik yaşamakta güçlük çekerken Martha’yı farkında olmadan bir sabotaj aracına, hatta ruhsal sallantıda yaşamını korumak noktasında bir tür emniyet kemerine dönüştürüyor. Martha, Donny için hayallerinin peşinden giden o çocuksu, korunmasız erkek için övgüyü de sövgüyü de bolca kullanan bu yönüyle ayarsız topluma benzeyen bir eleştirmen ama esas olarak amatör komedyenin hasretini çektiği izleyici… Martha, Donny’nin istediği zaman karşısına geçip performans sunduğu, şakalarını sıralayıp mizah anlayışını sınadığı istediği zaman ise yanına oturarak kendisini seyrettiği bir sahne… Yanı sıra Martha, kendine acımayı seven Donny’nin açmazı ve biricik mağduriyeti! Alt metni belirdikçe dizideki olay örgüsü de sıradan kalıpları kırıyor ve ruhsal taraf ağırlık kazanıyor. Yaşam enerjisinden ziyade karanlık bir dün ve bugünle yüzleştiğimiz ‘Baby Reindeer’, empati duygusunu tartışmaya açıyor. Seyirciyi kahramanlara acıyıp acımamak noktasında kararsız bırakan, duyguların insan ilişkilerindeki ağırlığına dair sorular sordurtan dizi yaşamların mahvını tüm şiddetiyle gözler önüne seriyor.

ANLATININ SOLUKLANDIĞI DURAKLAR: MAİLLER VE SAHNE PERFORMANSLARI

Dizide karanlık atmosferi yumuşatıp geçişleri sağlayan unsurlardan bahsetmeli. ‘Baby Reindeer’, dramlarla doludizgin ilerlerken seyirciyi gülümsetmese bile yer yer rahatlatacak tercihlerde bulunulmuş. Özellikle ekranda akan Martha’nın yazım yanlışlarıyla dolu mailleri ve Donny’nin sahne performansları gerçek acıların karanlığını bir nebze aydınlatıyor. Öte yandan karakterlerin kişiliklerine dair de bilgi veriyor. Donny’nin komedyen olma çabasını tüm ayrıntılarıyla izliyor, sancılı sürecine tanıklık ediyoruz. Martha’nın özensiz dil kullanımı, Iphone’u olmamasına karşın sırf sahip olduğu izlenimi yaratmak adına mesaj sonlarına “Iphone’umdan gönderildi” notunu düşmesi kurduğu yalan dünyayı gözler önüne seriyor. Bu mailler dizinin ayrılmaz bir parçası, özellikle ilk bölümlerde tacizin boyutunu ve sürekliliğini aktarmak adına sıkça tercih ediliyorlar. Mailler “Baby Reindeer” diye başladığı için çoğu kez jeneriğe bağlanıyor.

Donny’nin gösterileri ise daha öyküleyici bir üslupta ve geri dönüşlerle desteklenmiş. Bilhassa komedyen olma mücadelesini tüm yakıcılığıyla izlediğimiz Edinburgh bölümü ve Donny’nin katıldığı amatör komedyenler yarışmasının aşamaları dizide nefes aldıran sahneleri meydana getirmekte.

TEMPOLU VE DUYGUSAL BİR ANLATI

Tempoya değinmekte fayda var. Seyirci deneyimleri ‘Baby Reindeer’ın tek akşamlık bir dizi olduğu noktasında hemfikir. Sosyal medya yorumlarında konunun etkileyiciliği kadar bundan da bahsedilmiş. Bölümler kısa, mesajlar gerilimi ve ilgiyi diri tutarken anlatıyı kolaylaştırıyor. Hal böyle olunca Gadd’ın anlatısı bir çırpıda akıyor. Dramların kesiştiği öyküde tam dört karakterin çatışmasını izliyoruz. Trans sevgili Teri (Nava Mau) ile sapık televizyon yazarı Darrien’ın (Tom Goodman-Hill) karakterleri pek derinleşmese de kişiliklerini ve açmazlarını az çok kavrıyoruz. Teri’nin kaygıları, yine Darrien’ın uyuşturucuya bağımlı yoz yaşamı başarıyla seriliyor önümüze. Donny ve Martha ise şüphesiz başkahramanlar.

‘Baby Reindeer’, Martha’nın öyküsüyle başlasa da olaylar yaşandıkça Donny’nin yaşamı ve duygu durumu üzerinden şekilleniyor. Buna rağmen Martha da motivasyonunu anlayabileceğimiz bir yalnızlıkta betimleniyor. Yer yer Donny gibi biz de Martha’ya acıyabiliyoruz. Bu bağlamda ‘Baby Reindeer’ın bir diğer önemli özelliği olan duygusallığına değinebiliriz. Musallat olmanın yarattığı gerilimi iliklerimize dek hissederken Donny’nin hikayesi derinleştikçe “başkasının yerine utanma” duygusu yerini yavaşça acımaya bırakıyor. Kaldı ki bu duygu anlatının üzerine kurulduğu temel aynı zamanda. Kendine acıyan, sürekli ilgi bekleyen bir komedyenin bir kadına acımasıyla bulaşılan bela bir süre sonra hüzünle sarmalanıyor. Dizi bu duygusallığı seyirciye geçiriyor.

‘Baby Reindeer’ın olumlu yönlerinin yanı sıra zayıf karnından da söz edebiliriz. İlgi beklentisi, bağlanma arzusu gibi sosyal yaşama dair güncel ve yaygın sorunları iki ucu da hastalıklı bir çizgide aktaran dizi bir söylemden yoksun. Komedyenin onaylanma çabası, güldürerek topluma kabul edilme niyeti tüm saflığıyla işlenmiş. Hukuk fakültesinden başarıyla mezun olup bir anlamda aklını yitiren sapık karakteri de güçlü bir biçimde ele alınmış. Ancak yolları kesişen bu iki insanın temel motivasyonuna dair önermeler çok fazla tarife boğulduğu için cılız bir etkiyle yetinilmiş. Dunn’ın zayıflığı vurgulanırken şöhrete erişme kaygısının perde arkası pek fazla yorumlanmamış. Bu durum ise dizinin bir söylem üretmesini engellemiş. Bolca tartışılmış, sosyal ilişkilerdeki çarpıklıklar, ruhsal sıkıntılar çokça izah edilmiş fakat ötesine geçilmemiş.

OYUNCULUKLARA DAİR

Richard Gadd gerçek olaylardan hareketle yazdığı dizide ikiye bölünmüş bir hayatı başarıyla canlandırmakta. Sahneye çıktığında güldürmek için çırpınan, sahneden inip barın ardına geçtiğindeyse yalpalayan Donny Dunn karakteri oyunculuğa imkan tanırken Gadd bu imkanları değerlendirmiş.

Tacizci Martha rolünde Jessica Gunning de iyi iş çıkarmış. Aslında köşeli bir karaktere hayat veriyor. Ömrünü başka hayatlara musallat olarak geçirmiş, yalanlar içinde yaşamaktan memnun karakteri takıntı ataklarını ve öfke nöbetlerini iyi yönetmekte. Gunning ilkin seyirciyi acımadan tiksinmeye çeşitli duygular arasında gezdirirken gerilimi de yükleniyor. Nava Mau ile Tom Goodman-Hill de rollerinde başarılılar.

**

Gadd’ın dizisi tuhaf bir modern zaman öyküsü. Takıntı ve taciz gibi kadim meselelerden hareket etse de ilgi arayışına dair önermesi ve travma açıklamaları ile günümüze has sorunları gündeme taşıyor. Gerilimi, duygusal atmosferi ve hiç düşmeyen temposuyla ‘Baby Reindeer’, Netflix’in kalburüstü yapımlarından.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir